Din Kavramı 2

Din Kavramı 2
Geçen yazımızda Din Kavramı kelimesi‘nin mana bakımından, anlamına deyindik. Daha net
anlaşılması açısından, geçmişte yapılan bazı olaylarla da örneklendirdik. Dünyanın
kuruluşundan beri, gelen her bir hak dine karşı, inkar ve inançsızlıkla kalınmayıp,
sözlü, fiilli, yazılı vs. birçok açıdan saldırılar olmuştur.
Bazı kimselerin aklını karıştıran bu asılsız saldırılara karşıda, bir fikirleri olmasını arzu ettim. Dinimiz hakkındaki her bir detaylı bilgi, bizi yanlış bilgilere karşı koruyacaktır.Şimdi ise, ele alacağımız mevzu dinlerin üç kısım oluşudur.
Din Kavramı Birincisi : Hak dinlerdir;
Allah’ımız (cellecelalühü) tarafından konulup, peygamberler aracılığı ile insanlığa
bildirilen dinlerdir. Bunlara ‘ilahi ve semai’ dinler denir. Bu hak dinlerin hepsi, esaslık
bakımından birdirler. Yalnız bazı ibadetler ve hukuk kuralları bakımından aralarında
ayrılık olmuştur.
Hazreti Adem(aleyhisselam)’dan Hazreti İsa(aleyhisselam)’a kadar gelen bütün
mübarek peygamberlerin insanlara bildirmiş olduğu dinler, iman esaslarında bir olup,
yalnız bir Allah’a iman etmeye dayalı iken, bunlar sonradan bozulmuş ve asılları
kaybolmuştur. Yüce Allah(cellecelaluhu) en son ve en büyük peygamberi olan Hazreti
Muhammed(sallallahu aleyhi ve sellem)’i bütün insanlara peygamber olarak
göndermiştir. Onun aracılığı ile de hak dinlerin en sonu ve en mükemmeli olan, İslam
dinini kullarına Allah’ımız (cellecelaluhu) ihsan etmiştir. İşte bugün, yeryüzünde hak
din olarak kıyamete kadar yaşanacak olan din, yalnız İslam dinidir. Ömer
Nasuhi Bilmen / Büyük İslam İlmihali
Buradan da anlaşılıyor ki, zamanımızda bulunan İslam dışı diğer tüm dinler saplantılı
olup, hak din ışığında değillerdir. Kendilerini bu inanışlarla ne kadar aydınlık görseler
de hakikatte hepsi karanlıktadır.
İkincisi : Aslı değişmiş ve bozulmuş olan Dinler;Bu dinler asılları bakımından birer gerçek din iken, sonradan bozulmuş, ilahi niteliklerini kaybetmiş olan dinlerdir. Hristiyanlık, Yahudilik gibi.
Peki nasıl bozuldular? Allah’ımızın(cellecelaluhu) tarafından peygamber aracılığıyla
kendilerine gönderilen kitaplarının içeriğini bozarak.Bu da büyükbaş adamların, önder olarak kabul ettikleri papazların bazısıyla işbirliği içine girip, İncil ve Tevrat içindeki ayetler üzerinde oynamaları, hatta daha da haddi aşarak, ayetlerin bir kısmını çıkarıp, kendi görüşlerini ayet olarak yazmalarıyla olmuştur.
Tanıdık geliyor değil mi? Bizimde Kur’an-ı Kerim’imizden dinsizlerle dost olacağım
hovardalarıyla, ‘onları dost edinmeyin’ ayetini çıkarmak için ayağa kalktılar..
İlginç olan ise, ayağa kalkan kesimin ilahiyat profları olması. Benzerliğe bakın ki, aynı
senaryo aynı yapıt. Peki becere bildiler mi? Hayır.
Bizim kitabımız Kur’an-ı Kerim kıyamete kadar Rabbimiz tarafından korunacaktır.
Rabbimiz(cellecelaluhu)’nun bizlere, Kur’an-ı Kerimi kıyamete kadar koruma sözü
verdiği ayeti kerime.
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
‘‘Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.’’ Hicr.süresi.9.ayet. Bunun içindir ki aklımıza, ‘belki bizim kitabımızda değişmiştir’ diye bir soru gelmesin. Değiştirmek istense de, Rabbimiz (cellecelaluhu) buna müsaade etmeyecektir.Koruyucu Allah olursa, kim ne yapabilir?
Din Kavramı Üçüncüsü : Batıl Dinler;
Bunlar asılları bakımından da gerçek din ile ilgisi bulunmayan dinlerdir. Birtakım
milletler tarafından ortaya konmuş olan uydurma inançlardır. Bunlarda akla ve
mantığa uygun olan bazı hükümler bulunsa bile kuruluşları itibariyle ilahi olmak
şerefinden yoksun olup, hiçbir bakımdan din kutsallığı taşımazlar.
Ateşe, yıldızlara,putlara, ineklere, farelere, doğaya vs. tapan milletlerin dini bu türdendir. Ömer Nasuhi bilmen / Büyük İslam İlmihali Görüldüğü gibi İnsanların kendi evhamlarına göre kurmuş oldukları maneviyattan yoksun din diye adlandırdıkları inançları da vardır. Noksan olan bir insanın kurmuş olduğu dinden nasıl bir mükemmellik beklenir buda ayrı bir mevzu. Kamil olarak düşünülse, ateşin, yıldızın, ineğin, farenin, doğanın ve güçün vs. tek başına olamayacağını algılamak pek zor değildir. Bir şey varsa, onu var eden mutlaka bir varlık vardır.
Ateşin, yıldızın, ineğin, doğanın ve gücün hikayesi Kur’an-ı Kerimde öylesine
muhteşem anlatılmıştır ki, onlara tapanların bile o güzel bilgileri bilmesi mümkün
değildir. Çünkü, Yaratanın yarattığını anlatmasıyla, onu izleyenin anlatması bir ola
bilir mi? Tabii ki olmaz..
Hak din olan İslam’a gönül verip, İman etmemiz ne büyük bir nimet. Yüce Rabbimiz
Kıymetini bilmeyi, en ayrıntılı noktasına kadar öğrenip anlamayı ve ihlasla hayatımıza
dökebilmeyi nasip eylesin.. Amin..
Sevgi, saygı ve sağlıkla kalın..
Yazar:Sevda Yerinde
Eline emeğine sağlık. Kızım yine güzel bir yazı olmuş başarılarının devamını dilerim.
Artık evlere bir ömer nasuhi bilmen ilmihali almak lazım.. başarılarının devamını dilerim arkadaşım.. güzel mevzular..
Yazılarını takip ediyorum. beğenerek okuyorum. Başarıların daima olsun..