
Yargı, sadece insan karakterine özgün bir düşünce değildir. Yaşam döngüsünün her alanında yer alan bu düşünce yapısı, özgün ve karakteristik bir yapı ile birleşerek sinsice ruhumuzun karanlık kısmına siner. Buna izin veren de izin verilmesine göz yuman diğerleri gibi kendi fikrimiz olduğunu düşünmemizdir.
Başkalarının düşüncesini, kendi öz benliğimizde misafir eder ve onu kabulleniriz. Oysaki yaşam bakış açısı, nesnel değildir. Konulan belirli kurallara boyun eğmek, vicdanımızın baş kaldıran son dalını da çürütür. Yaşam, özneldir. Ruhlarımızın bölmelerine değen hisler, bizi var eden ve yok edebilecek güçteki tek şeydir.
Güzellik Algısı
Yaşam arzusu, ölümün gerçekliği ile şekillenerek günümüze kadar gelmiştir. Kadınların yargılanması, insan olarak yargılanmak olarak görülmemekle beraber, bunu yapan kişilerin yine kadın olması umudu yok eder. Giyinilen kıyafet, yapılan makyaj, sürülen ojenin rengi. Bu başka insanların zevklerine göre karar verilmez, bunu yapan kişi kendi hisleri ve düşüncesi doğrultusunda yapar. Fakat hemcinsleri onları belirlenen güzellik algısına uymuyorsa dışlarlar. Peki bunu neden yaparlar? Bize öğretilen veya gösterilen güzellik profiline kendilerine olan inancından daha fazla inandıkları için. Sıfır beden kadın güzelse kendisini öyle gördüğü içindir, kırk iki beden kadın kendisine giydiğini yakıştırıyorsa o kıyafet ona yakışıyor demektir.
Kadının düşmanı kadın olmamalı, insan insana kırgın kalmamalı. Erkeklere gelecek olursak, zihnimizde yer aldıkları profil, kitabı kapağına göre yargılıyor olmalarıdır. Yapılan bir eylemin altında yatan düşünceleri merak etmemeleri o kitabın kapağını asla çevirmemesi anlamına gelir diye düşündürür. Peki ya gerçekten erkekler böyle midir?
Hayır. Ben bir metroda yolculuk yaparken kitap okuyan birçok genç erkeğe rastlarken nasıl onun o kitap kapağını çevirmediği düşüncesini kabullenirim? Onu tanımadan ve düşünce yapısını bilmeden yargılamanın doğru olmadığını herkes bilir, peki ya herkes bildiğini sandığı şeyi uygular mı?
İnsan Nedir?
En önemli ve acı olanı, Kadın nedir? Erkek nedir? sorusunu sormak yerine, insan nedir? Sorusunu kendimize asla yöneltmiyor oluşumuzdur. Bu soru, evrendeki tüm zihniyetlere yerleştiğinde; dünya evrimleşerek kurulan tabuların üzerine yıkılır. Daha sonra dünya yaşanır, insan ise insanlaşır.
Geç kalmak, bir sonraki otobüse binemeyecek olmak anlamına gelmezken bizler neden “Geçti artık, bu saatten sonra düzelmez.” Düşüncesini kabullenerek ona tutunuyoruz? Tutunduğumuz dal, sandığımız kadar sağlam değil. Geçtiyse, bir sonrakine daha tedbirli ve hazırlıklı oluruz, geçtiyse yeni düşünceler ve fikirler ile yeni bir yolda yürürüz. Geçtiyse, yenisi için daha da güçleniriz. Farkındalıklar, bizi biz yapar. Farkına vardığımız her yenilik, benliğimize merhem olur ve ruhumuzu iyileştirir.
Yazar: Aysu BABA
Emeğine sağlık gerçekten çok güzel ve başarılı buldumm ❤️
Güzel bir yazı tebrik ederim.
“Farkındalıklar bizi biz yapar”
Gerçekten çok güzel olmuş emeğine sağlık harika olmuş
Gerçekten çok güzel olmuş emeğine sağlık harika
Çok güzel bir anlatım olmuş. Fikirlerinize katılıyorum. Sizi tebrik ediyorum
Farkındalıklar, bizi biz yapar.Bu kadar güzel bi anlatıma bu kadar güzel ince düşünce yakışırdı.Kalite kokuyor
Bakın boş yorum yapmayı severim o yüzden kusura bakmayın
Bakın boş çok çok çok güzell tam bir Aysu baba yapıtı
Gerçekten çok başarılı. Eline, emeğine , yüreğine , diline sağlık.